Riyad’ın susuz çöl kumlarına mahsur kalmış bir hikayeyle karşı karşıyayız. Sarah, yerel bir Suudi kız, büyülü bir kum fırtınası tarafından gözlerden uzak bir noktaya sürüklenmiş buluyor kendini. Ancak, bu hikaye sadece öyle bir mahsur kalmışlık durumuyla sınırlı değil. Sarah, geleneklerle çelişen bir romantik randevu için ebeveynlerinin evinden gizlice kaçan bir genç kızın portresini çizecek ya da çölden intikam peşinde olduğunu düşünen bir develerin hikayesini anlatacaktır. Kalbinin kırıklığını ve bir devenin heybetli intikamını atlatabilmek için Sarah’ın gizli güçlere ihtiyacı vardır. Özgür ruhlu ve macera dolu bir genç kızın çıktığı bu yolculuk, sadece kendi kimliğini bulmakla kalmıyor, aynı zamanda çöl kumlarının geleneklerle, ahlak anlayışıyla ve toplumsal yapıyla nasıl iç içe geçtiğini de gösteriyor. Yani, bu hikaye, aslında daha büyük bir kültürel ve sosyal çatışmanın mikro bir temsili. Sarah’ın hikayesi içinde, genç bir kızın yaşadığı bu bireysel çatışmayı, ardındaki toplumsal ve kültürel çatışmalarla birlikte bir sinema yorumcusu gözüyle değerlendirmek, hem seyirci olarak hem de eleştirmen olarak bizlere daha da karmaşık ve dokunaklı bir tablo sunuyor. Yani, bu hikaye, bir sinema yorumcusu olarak bizlere, düşündüğümüzden daha fazlasını sunuyor: bir genç kızın çölde kaybolmasının ardında yatan daha büyük bir hikaye.
Yorum Ekle